İnsan hakları içinde değer sırası bakımından ilk ve en temel olan yaşama hakkı, yaşama yönelik tehlike ve risklere karşı bireyi kamusal otoriteler tarafından koruma hakkını içerir. Ayrıca sağlıklı bir çevre sağlamak, yaşama hakkı açısından kamusal otoritenin başlıca görevidir.
Geçtiğimiz Aralık ayında kimyasalların bulunduğu depoda çıkan yangın sebebiyle devlet laboratuvarı, hem halk sağlığı, hem iş güvenliği,hem de adli konularda ciddi sorun yaratmaya devam ediyor. Bu facianın meydana gelmesinde ve sonrasındaki gelişmelerde, en temel hak olan yaşam hakkı kamu otoriteleri tarafından ne yazık ki korunamamıştır.
Devlet laboratuvarında yürürlükte olan mevzuata uygun olarak her çeşit ham ve mamul maddelerin kalite kontrol, adli kimya, pestisit kalıntı, besin ve suların kalite kontrolü, besin ve çevre maddelerinde radyasyon tayini ve tespitleri, çevre kirliliği analizleri ve tıbbi analizler dışında her türlü kalitatif ve kantitatif kimyasal analizleri, dışalım ve dışsatım için gerekli sağlık, kalite ve radyasyon sertifikaları yapılmaktaydı.
Yangın sonrasında Sağlık Bakanlığı tarafından Türkiye’den gelen uzman ekiplerle olay yerindeki temizlik işlerinin güvenli bir şekilde gerçekleştirildiği, halk sağlığı ve çalışanlar açısından endişe edilecek bir konunun olmadığı ifade edilmiş, yaklaşık bir ay sonra da bazı hizmetlerin yeniden verilmeye başlandığı duyurulmuştu.
Evrensel Hasta Hakları Derneği’nin edindiği bilgi, laboratuvarın kısmi olarak faaliyete geçmesiyle birlikte, personelin sağlığının çalışma ortamındaki kimyasal kalıntılar nedeniyle kötü yönde etkilendiği ve bu sebeple çalışmaların bir haftadan beri durdurulduğu yönündedir. Sebze, meyve ve suda tahlillerin yapılamaması halk ve çevre sağlığı açısından birçok sağlık problemine sebep olma potansiyeli taşımakla birlikte, yangın sonrasında faaliyete geçirilen laboratuvarın iş sağlığı ve güvenliği açısından da ciddi sorundur.
Derneğimizin yürütmekte olduğu “Hastanın Sesi” projesi kapsamında Kasım 2016 tarihinde 846 hane halkıyla yüzyüze görüşerek “ Hasta Hakları Algı anketi” ni gerçekleştirdik. Anketi gerçekleştirme amacımız toplumun hasta hakları konusundaki genel algısı ölçmek ve sonuçlara dayanan ihtiyaçları ortaya koymaktı. Hasta Hakları Algı Anketi’nin analiz edilen geniş kapsamlı ve çarpıcı pek çok sonucu vardır.
Önemle vurgulamak isteriz ki, halkın %68’i sağlık hizmetlerimizi dünya ile karşılaştırdığında yerlerde süründüğünü düşünüyor.Ankete katılanların yalnızca %32’si sağlık otoritesine ve sağlık hizmeti veren devlet kuruluşlarına güven duyuyor.
Halk, sağlık otoritesinin hasta haklarına duyarlı olmadığını düşünüyor ve hasta haklarının büyük oranda ihlal edildiğine inanıyor.
Hükümet edenler, sağlıkta ihtiyaç duyulan dönüşümü gerçekleştirmek hedefiyle iktidar olmuş, yapılacak işleri takvimlemiştir. Zamanın giderek daraldığını ve kamu otoriteleri ile yasa yapıcılar tarafından çoğu işin henüz tamamlanmadığını görüyoruz.
Sağlığa güvenin inşası için bir sivil toplum örgütü olarak denetim sorumluluğumuzun farkındayız. “Hastanın Sesi” nin politik kararlarda etkin olabilmesi için uğraş veren Derneğimiz, aynı zamanda mevcut kapasitesiyle yapılacak çalışmalara katkı koymak istemektedir.
Evrensel Hasta Hakları Derneği olarak sağlık otoriteleriyle işbirliği konusunda istencimizi tekrarlar, Sağlık Bakanlığı’nı bir kez daha gerek yasal, gerekse idari düzeyde, yaşama hakkını koruma yükümlülüğünü tam ve etkin olarak yerine getirmeye davet ederiz.