[vc_row][vc_column][vc_column_text]Evrensel Hasta Hakları Derneği, uzun yıllardır ülkemizde yaşanan hasta hakkı ihlallerine dikkat çekmek ve bu ihlallerin en aza indirgenmesi için çalışmalar yürütmektedir.
İçinden geçmekte olduğumuz pandemi döneminde de çok sık yaşanan mahremiyet hakkı ihlallerinin uzun yıllardır süregelen bir alışkanlığın devamı olduğunu ve basın-yayın organlarının da bu ihlalin gerçekleşmesinde sorumlu olduklarını görmekteyiz.
Hasta hakları, temel insan haklarının ayrılmaz bir parçası olarak öncelikle kişinin din, dil, etnik köken, cinsel yönelim veya yasal durumuna bakılmaksızın sahip olduğu ve hiçbir koşulda ihlal edilmemesi gereken haklardır.
Ne var ki, hasta haklarından biri olan “mahremiyet” hakkının sistematik olarak ihlal edildiği ve bu ihlalin de basın-yayın organları ve sosyal medya mecraları yoluyla doğrudan yapıldığını veya yapılan ihlallerin normalleştirildiğini görmekteyiz. Bunun en son örneği ise bir hastanın açık ismi ve ölümüyle sonuçlanan olaylardaki detayların mahremiyet hakkı hiçe sayılarak paylaşılmış olmasıdır.
Mahremiyet hakkı, sadece hasta hakkı değil ayni zamanda temel insan haklarından birisidir ve söz konusu her kim olursa olsun bu hak ihlal edilemez. Ancak ülkemizde adli olaylarla ilgili haberler yapılırken, sanki olayda adı geçenlerin hasta hakları ve temel insan hakları çiğnenebilirmiş gibi bir algı vardır.
Toplumsal yozlaşma, hakların sistematik bir şekilde ihlal edilmesi, ihlal edilmesinin cezasız kalması ve tüm bunları normalleştirilmesinden doğar.
Evrensel Hasta Hakları Derneği olarak Medya Etik Kurulu’nun basın-yayın organları yoluyla artan mahremiyet hakkı ihlalleri konusunda çok daha aktif olması gerektiğini hatırlatır, derhal yasalar ve etik değerler doğrultusunda uyarılar yapmaya çağırırız.
Unutulmamalıdır ki haklar ve özgürlükler hepimiz için yaşamsaldır ve her kim olursa olsun en temel hakların ihlal edilmesine karşı toplumun tüm kesimlerinin tepki göstermesi elzemdir. [/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]